MAKÜ BEST adlı konferanslar serisi, ünlü felsefe ve bilim tarihçisi Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu ile başladı. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi (MAKÜ) tarafından bilim, edebiyat, sanat, spor, tarih ve teknoloji alanlarında uzman kişilerin katılımıyla gerçekleştirilecek olan MAKÜ BEST, başladı.
Konferanslar serisinin ilki olan ve İhsan Fazlıoğlu’nun katıldığı “Bu-‘ara-da, bir-‘ara’-da yaşamak: İnsani-oluş’un edebi” konulu konferans, MAKÜ Konferans ve Sergi Salonu’nda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan programın açılış konuşmasını Rektör Prof. Dr. Hüseyin Dalgar yaptı. “Felsefenin konuşulacağı bugünde bizleri kırmayarak aramızda bulunan değerli hocam İhsan Fazlıoğlu’na katılımlarından dolayı teşekkür ediyorum,” diyerek sözlerine başlayan Rektör Dalgar, MAKÜ BEST’te yapmak istediklerini şu sözlerle özetledi: “MAKÜ BEST projesi, aynı zamanda ‘en iyiler’ anlamında ve bizim açımızdan da Bilim, Edebiyat, Sanat-Spor, Teknoloji-Tarih’nin temel konularında öğrencilerimizin beslenmesini sağlayacak konferanslar serisini yapmak istiyoruz. Amacımız, alanında önemli ve derinlik sahibi isimleri sizlerle buluşturmak. İhsan hocam da Türkiye’de felsefe alanında hepimizin düşünce ufuklarını açan ve meselelere farklı ve çok yönlü bakmamıza katkıları olan önemli bir bilim insanıdır. İfade etmek isterim ki, artık yeni dünya trendinde öğrencilerimize de zaman zaman söylediğimiz şey, diplomanızın sizi sınırlandırmasına izin vermeyin. Hangi alanda eğitim aldığınız önemli ancak o kadar hızlı değişiyor ki dünya koşulları, bizlerin yeri geldiğinde kendisini yeni alanlara, yeni açılımlara çok hızlı adapte edebilecek yazılımcı söylemiyle güncelleyebilecek durumda olmamız gerekiyor. Bunun için sadece bir alanda uzmanlaşmış olmak yeterli değil. Bir alanın uzmanı olmakla birlikte birçok alanın cahili olmak, günümüzde artık geçerli değil. O nedenle farklı alanlarda sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih, edebiyat ya da teknoloji gibi alanlarda belli bir temel düzeyde de olsa bakış açısına ve farkındalığa sahip olmamız çok önemli. Bu bize kendimizi hızlıca yeni gelişmelere adapte edebilme ve meseleleri daha sağlıklı analiz edebilme imkânı veriyor. Tabii bu arada yine öne çıkardığımız ve hassasiyetle üzerinde durduğumuz bir husus var. Yakın tarihte de hepimiz gördük ki iyi mühendisler, iyi iktisatçılar, iyi tıpçılar yetiştirmek tek başına yetmiyor. Aynı zamanda mesuliyetini ve mensubiyetini bilen uzmanlar yetiştirmek de çok önemli. Bu manada da ben bu buluşmaları çok değerli buluyorum.”
Daha sonra konuşan felsefe ve bilim tarihçisi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu tarafından “Bu-‘ara-da, bir-‘ara’-da yaşamak: İnsani-oluş’un edebi” konulu konferans gerçekleştirildi.
Maddi vatanı savunurken aslana dönüşüyoruz ama manevi vatanı savunurken kediye dönüşüyoruz!
Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu, maddi ve manevi vatan üzerine vurgu yaparak şunları söyledi: “Maddi coğrafyamızı, yani vatan dediğimiz maddi coğrafyayı korumak için yaklaşık olarak 800 bin kişilik bir ordu besliyoruz. Bu inanılmaz bir rakam. Peki, niye? Namusumuz, şerefimiz, haysiyetimiz çiğnenmesin, bayrağımız inmesin, değerlerimiz zarar görmesin diye yapıyoruz. Evet, bir maddi vatan var ve bu maddi vatanı korumak için, teknolojik gelişmelerin ve silahlanma yarışının hemen hemen her ülkede olduğunu görüyoruz. Biz de SİHA’lar yapıyoruz, İHA’lar yapıyoruz, uçaklar yapıyoruz. Bu yanlış bir şey değil ama eksik. Çünkü bir millet, sadece maddi bir coğrafyada yaşamıyor. O maddi coğrafyanın üzerinde bir de manevi coğrafyası var, buna manevi vatan deniyor. Sorumuz şu bence, çağdaş dünyada, 21. yüzyılın eşiğinde Türk entelektüelleri olarak: Maddi vatanı korumak için sarf ettiğimiz emeğin ne kadarını manevi vatanımızı korumak için sarf ediyoruz? Manevi vatan derken öncelikle aklınıza din gelmesin. Din, maneviyatın bir parçasıdır. Maneviyat çok geniş bir kavram, mana kelimesinden geliyor. Anlam ve değer dünyamız. Biz, bir anlam ve değer dünyası içinde yaşıyoruz. Estetik değerlerimiz, dini-ahlaki değerlerimiz, siyasi değerlerimiz var. Bize ait olan bu değerler, bir bütün oluşturuyor. Bir elektromanyetik alan oluşturuyor ve biz bunun içinde yaşıyoruz. Peki, bunu korumak için ne yapıyoruz? Nasıl ki SİHA’lar, İHA’lar üretiyoruz, manevi vatanı korumak için de benzer çabalar sarf etmemiz gerekiyor. Felsefi teorilerimiz, ahlaki teorilerimiz, estetik teorilerimiz değil mi? Bunlar nerede? Yani şöyle bir durum var: Bir aslan düşünün, kendisi avlanıyor, emek harcıyor. Bir de kedi düşünün, başkaları tarafından besleniyor. Şimdi maddi vatanı savunurken aslana dönüşüyoruz ama manevi vatanı savunurken kediye dönüşüyoruz.”
Sadece Düşünce Bayisi, Sanat Bayisi olmayalım!
Yeni bakış açılarının üretilmesi gerektiğini vurgulayan Fazlıoğlu, şunları söyledi: “Bizim, belirli bir perspektif ve bakış açısı çerçevesi içinde, insanlığın üzerinde yaşadığı temel kavramlar hakkında teoriler ve bakış açıları geliştirmemiz gerekiyor. Tabii ki, bir holding varken bir bakkal dükkanı açmak ilk başta zor olabilir, ancak bizim dükkanımız olduğu sürece açalım, ileride büyütebilir ve onu bir holdinge dönüştürebiliriz. Aksi halde, ömür boyu bir bayi olarak yaşarız. Düşünce bayiliği, sanat bayiliği… Tekrar ediyorum, yanlış anlaşılmasın; tecrübeden istifade etmek farklı bir şeydir. Türkiye’de her kesim bunu yapıyor. Elbette, her bilgiyi tecrübe olarak ele alalım, ancak bu toprakların hiç tecrübesi yok mu? Ülkelerin entelektüelleri tarafından üretilen fikirler o toplum için anlamlıdır. Ben buna itiraz etmiyorum, ancak bu fikirler buraya aktarıldığında, ben o tecrübeyi yaşamamışım ki, bana sunulan çözümleri kabul edeyim. Bu konuda kimse birbirinden farklı değil. Türkiye’de tarihsizlik konusunda bir ittifak var. Maddi kültürü bu kadar ihmal ederek sadece söylem üzerinden tarih üreten tek millet biziz herhalde.”
Konuşmaların ardından, soru-cevap şeklinde devam eden program, Rektör Prof. Dr. Hüseyin Dalgar’ın Prof. Dr. İhsan Fazlıoğlu’na günün anısına hediye takdimiyle sona erdi.